Otizm belirtileri genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta ve tüm yaşam boyunca devam eden gelişimsel bir bozukluktur. Otizmli bireylerin beyinlerinin çalışma şekli farklıdır. Merkezi sinir sisteminde bir anormallik olduğu varsayılmakta ve beyinde hücreler arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik ya da fazlalık olduğu düşünülmektedir. Otizmli bireyler dil gelişimi, sosyal beceri, ve davranış alanlarında birtakım sorunlar yaşayabilirler. Yaşanan bu sorunlar genellikle diğer insanlarla iletişim kuramamak, arkadaşlık edememek ve söylenenleri yapmakta güçlükler yaşamayı içerir.
Otizm nedeni henüz tam olarak belirlenememiş bir bozukluktur, neden olduğu düşünülen bazı sebepler;
- Genetik faktörün etkisi otizmde önemli ölçüdedir.
- Çevresel nedenlerin de etkili olduğu düşünülmektedir.
Bugün kesin olarak bilinmektedir ki, otizme neden olan tek bir faktör yoktur. Otizm birden çok etkenin bir araya gelmesiyle meydana gelen, sebebi tam olarak bilinemeyen oldukça karmaşık bir bozukluktur.
Otizmli bireyler için bazı öneriler;
- D vitamini eksikliğine dikkat edin.
- Sağlıklı yağlardan zengin gıdalar (Soğuk sıkım zeytinyağları, hindistan cevizi yağı, balık yağı) tüketin.
- Diyetinize omega-3 ekleyin.
- GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) yememeye dikkat edin.
- Beslenme şeklini değiştirin ve gluten içeren besinleri tüketmeyin.
- Günde 1 – 4 adet yumurta yenebilir.
- Şekeri yüksek olan meyveler çok tercih edilmemeli, Az şekerli meyveler daha çok kullanılmalıdır.
- Sebzeleri daha çok çiğ olarak salata şeklinde kullanın.
Down Sendromlu ve Otizmli Bireylerde Beslenme
Çölyakta tek tedavi seçeneği olan glutensiz diyet, down sendromlu ve otizmli bireylerde de kullanılmaktadır. Ayrıca sütte bulunan kazein nedeniyle de tüm süt ve süt ürünlerinin (peynir, ayran vb.) bu çocukların diyetinden çıkarılmasının etkili olacağı düşünülmektedir.
Down sendromlu bireylerde, çölyak sıklığını araştıran fazla sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda %3’den başlayıp %18’in üzerine çıkan oranlarda çölyak saptanmıştır.
Otizmli bireylerde ise en az %95’inin sindirim fonksiyonları ağır metal ve diğer toksinlere bağlı olarak bozulmaktadır. Bu bozulma sebebiyle kazein ve gluten gibi büyük yapıdaki moleküller en küçük birimlerine kadar parçalanamadıkları için bu şekilde kana geçen büyük moleküller vücut için bir tehdit oluşturur, bağışıklık sistemini bozar ve beynin işleyiş şeklini değiştirirler.
Buğday, arpa, çavdar ve yulaf içeren gıdalar gluten içerdiğinden dolayı uzak durulması gerekmektedir. Bu tür besinler tüketildikten sonra bulantı, karın ağrısı, veya ishal gibi semptomlar ortaya çıkıyor ise bu tahılları içeren besinleri kısıtlamak iyi bir çözüm olacaktır. Aksi halde sindirim ve emilim problemleri kaçınılmaz olmaktadır. Bunların yanı sıra genel yorgunluk, halsizlik, kas ağrıları, eklem ağrıları, depresyon ve kansızlığa da sık rastlanabilmektedir. Çölyak ve gluten duyarlılığı belirtilerinin önüne geçmek için gerekli olan tek tedavi yöntemi ise glutensiz beslenmedir.
Down sendromlu bireylerde; çinkoyu arttırmak ve tiroid bezini geliştirmek için karaciğer, balık, hindi ve tavuk eti, yumurta, mantar, ay çekirdeği ve sarımsak önerilebilir. Kaslarının çalışması iyi olmadığından kabızlık çokça görülen bir sorundur bu nedenle çocuğun su ihtiyacını ve posa miktarını eksik etmemek bunun yanı sıra kuru baklagiller, fındık, fıstık ve badem tüketmek, yoğurt, ayran ve kefir tüketilmesini sağlamak buna ek olarak fiziksel aktiviteyi asla ihmal etmemek gerekir. Diyabet riski çokça olduğunda basit şeker (çay şekeri, meyve şekeri, bal, pekmez ve reçel) vermekten kaçınılmadır. Bu bireylerin Omega 3 ve omega 6 metabolizmasının yavaş çalışmasından dolayı beslenmesinde yağ asitlerine dikkat edilmelidir.
Otizmli bireylerin sınırlı besin tercihi nedeniyle yeterli beslenemeyecekleri düşüncesinden dolayı, yağ asidi takviyesi, multivitamin takviyesi, mineral takviyesi, probiyotik takviyesi gibi besinlerin yetersizliği belirlenip bu besin ögelerinin takviyeleri gerçekleştirilebilir.
Sonuç olarak down sendromlu ve otizmli bireylerin beslenme şekline doktor karar vermelidir ve uygun görülür ise ek takviyeler ile eksiklik giderilmelidir.
Sinem KINIK
Gıda Mühendisi